Göz Sulanması Kendiliğinden Geçer mi? Politik Bir Perspektiften Bedenin Direnişi
Gözyaşının Anatomisinden Güç İlişkilerine
Bir siyaset bilimci olarak toplumsal düzenin en küçük kırılma anlarını, bedenin en sıradan tepkilerinde bile görürüm. Göz sulanması dediğimiz o basit biyolojik refleks, aslında bir tür mikro-iktidar çatışmasının göstergesidir. Devlet, kurumlar ve ideolojiler bireyin gözyaşlarını ne ölçüde belirler? Gözün sulanması, bastırılmış bir sistemin mi, yoksa kendiliğinden bir özgürleşmenin mi işaretidir? “Göz sulanması kendiliğinden geçer mi?” sorusu, bu anlamda sadece tıbbi değil, derinlemesine politik bir sorudur.
İktidarın Görünmeyen Gözleri
Modern devlet, vatandaşın bedenini sadece yönetmez, onu biçimlendirir. Göz sulanması gibi biyolojik bir refleks bile, disiplin toplumlarının görünmez denetimi altındadır. Michel Foucault’nun deyimiyle iktidar, yalnızca yasak koyan değil, aynı zamanda üreten bir güçtür. İktidar, gözyaşını bile anlamlandırır: kim ağlayabilir, ne için ağlayabilir, kimin gözyaşı meşrudur?
Bir yurttaş ağladığında, bu bazen adaletsizliğe karşı bir direniş, bazen de ideolojik bir teslimiyettir. Devletin gözünde her gözyaşı, bir veri noktası, bir kontrol mekanizması, bir duygusal denetim aracıdır. Göz sulanması burada bir metafor olarak karşımıza çıkar: bastırılmış duyguların, kontrol altındaki öznelliğin sızıntısıdır.
Kurumlar, Tıp ve Gözyaşının Politik Ekonomisi
Kurumlar, vatandaşın bedenini normatif bir çerçeveye oturtur. Sağlık sistemi, “normal” ile “anormal” arasındaki çizgiyi çizerken, göz sulanmasını bile tedavi edilmesi gereken bir sapma olarak kodlar. Oysa belki de bu, bireyin sistem karşısındaki sessiz protestosudur. Göz sulanması bazen kurumların soğuk duvarları karşısında insanın en insani tepkisidir — mekanikleşmiş bir toplumda hala “hissetme” kapasitesine sahip olduğunu hatırlatır.
Bu noktada şu provokatif soruyu sormak gerekir: Ya göz sulanması geçmemeli ise?
Ya o ıslaklık, kurumların steril dünyasına direnen son insani kalıntıysa?
İdeolojinin Gözyaşları
Her ideoloji, kendi gözyaşını yaratır. Milliyetçilikte gözyaşı, “vatan sevgisi”nin simgesidir. Kapitalizmde, duygusal tüketimin bir parçasına dönüşür. Dini ideolojilerde ise arınmanın, suçluluğun veya bağışlanmanın sembolüdür.
Peki birey, kendi gözyaşının anlamını gerçekten kendisi mi belirler, yoksa ideolojik aygıtların belirlediği çerçevede mi ağlar?
Bu sorunun cevabı, modern yurttaşlığın krizine işaret eder. Çünkü duygular bile kamusal bir denetime tabidir. Göz sulanması, bu anlamda, hem ideolojik bir üretim alanı hem de bireysel bir özgürlük manifestosudur.
Erkek Stratejisi, Kadın Katılımı ve Gözün Politikası
Erkekler dünyasında gözyaşı genellikle zayıflığın sembolü olarak görülür. Bu nedenle erkekler göz sulanmasını bastırır; stratejik, kontrollü ve iktidar odaklı davranırlar.
Kadınlar ise toplumsal etkileşimi, duygusal paylaşımı ve demokratik katılımı ön plana çıkararak gözyaşını bir tür iletişim dili haline getirir. Bu fark, yalnızca biyolojik değil, toplumsal cinsiyetin şekillendirdiği politik bir tercihtir.
Bu bağlamda kadınların gözyaşı dayanışmanın bir sembolü olurken, erkeklerin gözyaşı bireysel bir çatışmanın sessiz yankısıdır.
Peki göz sulanmasının kendiliğinden geçmesi, duyguların politik bir biçimde bastırılması anlamına mı gelir?
Yoksa bu, sistemin öngördüğü “duygusal disiplin”in başarıya ulaşması mıdır?
Vatandaşlık, Duygusallık ve Direniş
Modern yurttaş, ne kadar duygusal olabilir? Devlet, vatandaşın gözyaşını ne kadar tolere eder?
Bu sorular, günümüz demokrasilerinin sınırlarını belirler. Duygusallığın bastırıldığı bir kamusal alanda göz sulanması, bir arıza değil, bir direniş biçimidir. Göz sulanması kendiliğinden geçer mi?
Evet, geçebilir. Ama bazen geçmemelidir. Çünkü o gözyaşı, sistemin gözünü yaşartan tek şey olabilir.
Sonuç: Bedenin Politikası ve Görünmeyen İsyan
Göz sulanması sadece bir fizyolojik süreç değil, toplumsal bir mesajdır. İktidarın steril düzeninde, duygusal tepkilerin kendisi bir direniş biçimidir. Göz sulanması geçer mi?
Geçer. Ama bazen geçmemesi gerekir. Çünkü her damla, toplumsal düzenin soğuk yüzüne atılmış bir soru işaretidir.
#gözsulanması #siyasetbilimi #iktidar #ideoloji #toplumsalcinsiyet #vatandaşlık